15 Ocak 2011 Cumartesi

Son dakika.



"Son dakika" diye haber olduğunuzda ajanslara, çoktan vazgeçilmiştir sizden.


Ateş yandı bir kere, bilinçler talana başladı.. caddeler evler arabalar cesetler dumanlar.. O anı içselleştirecek herşey yerli yerinde artık, vahşet kelimesi şanlı bir ordunun zafer kazanmış lideri gibi gelir, çöker dün sevgi ile ufka baktığımız topraklara. Haber bültenlerinde on saniyelik görüntüden ibarettir yaşamlarımız. Bi doğal felaket, bi diktatörün devrilmesi, ekonomik bunalım, halkın galeyana gelmesi ya da bi iç hesaplaşma ile gerekçelendirilir yok oluşunuz. Ve "son dakika" ile bir an heyecanlanan milyarlarca insan "haa tamam yaa.." olur, rahatlar, hüküm verir vicdanlar ve o an hak etmiş olursunuz yaşadıklarınızı ya da ölümü.. (ironidir bu iki kelime ama bi farkı yoktur uzaktan izleyen için) Geride kalanlarınız saat başı gelişme olur, ifadesiz bi spiker iş çıkışı gideceği mekanı düşünürken anlatır bilançoyu, ölü sayısını.. Sağduyu çağrıları gelir, açıklamalar yapılır vicdanların köpüğü alınır ve artık sizin suçunuz olur olanlar..hak etmişsinizdir.

Sürer bu, ta ki son masumun damarındaki kan, kirli caddelerden mazgallardan foseptik çukuruna ulaşıncaya kadar..sonra ortak acınız olur o, unutulmaz acı hatıranız, yeni nesillerin ders çıkaracağı bi olay, bir insanlık dramı.. Edebiyat olur, şiir olur, film olur.. kısaca tüketilmeye müsait herşey olur, sizin yok olan hayatınız. Birey olarak tüm önemimi yitirdiğim o an, ben yok olmuşken hiç bi anlamı olmayan dünya için, bi anlam oluverir.

...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder